İlkbaharın gelmesine sayılı günler kaldı. Tam 1 senedir pandemi nedeniyle evlerimize kapandık ve evden çalıştık. Dile kolay 1 senedir, hayatımızda hiç olmadığımız bir rutinin içindeyiz. Hiç bu kadar fazla evde kalmamıştık ve insan içine karışmayı, sosyal hayatı hiç bu kadar çok özlememiştik. İşte bu duygular ile bu sene ilkbaharı karşılıyoruz. İlkbahar demek renkler demek, canlılık demek, yeniden doğmak demek değil mi? Bizim için de hayatımızın yeni normalinde yeniden doğuşumuz olsun temennisiyle yazımıza başlıyoruz.
Eminiz zaman zaman siz de şu haberle karşılaşıyorsunuzdur. Pantone’nun belirlediği renkler… Peki Pantone nedir? Pantone ABD’de 1950’lerde kurulmuş bir şirkettir. Pantone renklerin standartlarını belirler ve 10,000’den fazla renk içeren bir renk kataloğudur. Dünyada milyonlarca moda, grafik ve ürün tasarımcısı Pantone’nun ürünlerini kullanarak işlerini sürdürür, renkleri tanımlar, iletişimini yaparlar. 2000’lerde niş bir markaya dönüşen Pantone bünyesinde bulunan Renk Enstitüsü, hem yılın renklerini, hem de trend olacak sezon renklerini belirler. Doğal olarak tasarım alanında olduğu kadar moda endüstrisi için de bu renkler çok önemlidir. Pantone’nun renk seçimleri, arkasında önemli sosyal mesajları da barındırır. Örneğin 2021’in renkleri olarak belirlenen sarı ve gri, pratik, katı ama aynı zamanda sıcaklık ve iyimserliği anımsatırken, iki rengin birleşmesi gücü ve pozitifliği simgeliyor. Yani gri günlerin ardından, güneşli, arkadaşçıl ve iyi günlerin yakında olduğu mesajını veriyor. Renklerin bu kadar anlam taşıması oldukça ilham verici.
Müzik kadar renklerin da hayatımıza anlam kattığının, modumuzu değiştirdiğinin farkındayız. Ama hangi renkte ürün giyeceğimize karar veren bir kurum olması sizce de şaşırtıcı değil mi? Oysa ki biz kararımızı hür irademiz ile verdiğimize yemin bile edebilirdik.
Pantone, yakın zamanda 2021 ilkbahar ve yaz için trend olacak renkleri yayımladı. Kurum 3 renk paleti belirlemiş.
“Yaz buketi” ismini verdiği renk skalası egzotik pembelerden ve bitkisel yeşilden oluşurken doğadan gelen pozitifliği ve mutluluğu ön plana çıkartıyormuş.
“Sarhoş edici” ismini verdiği paletinde canlı sarı, lavanta, pembe ve soğuk yeşili krem rengi ile birleştirmiş.
“Güç dalgalanması” adını verdiği son paletinde ise yoğun pembelerin yer aldığı canlı, çarpıcı kontrastlardan oluşan ve parıltılı bir renk paleti belirlemiş.
Her 3 palette de pembenin ve tonlarının hakimiyetini görüyoruz. Adeta şeker dükkanına girmişiz ve hepsini yemek istiyoruz hissi uyandıran pembeler bu sezon her yerde. Örneğin Chanel’in hırka elbisesi ve pantolonunda, Prada’nın ikon olma yolunda ilerleyen Cleo çantasında ve ilk görüşte aşık olduğumuz Gucci ayakkabılarda…
Aynı renk skalaları defilelerde de sıkça karşımıza çıkıyor. Dolce Gabbana ve Versace’de gördüğümüz canlı ve parlak renk kombinlerinde… Yeni keşfimiz olan İngiliz tasarımcı Molly Goddard’ın zeka küpü karışımlarında…
Giamballista Valli’nin pastel tülleri ile, Isabelle Marant’ın leylak ve lavantanın parlak tonlarında veya Alberta Ferreti’nin yumuşak pastel ton kombinasyonlarında…
Tüm defilelerde yaklaşan bahar ve yazı buluyoruz.
Daha da önemlisi Pantone’un bize vaat ettiği iyimserliği hissediyoruz.
Ve yazı beklerken içimiz, ümit ve güneşten gelen enerji ile dolup taşıyor…
Burcu Kayabaşlı
Fotograf : Dolce & Gabbana, Pantone, Molly Goddard, Chanel