14 Şubat yani nam-ı değer Sevgililer Günü yaklaşıyor. Siz özel günlerde bu modern hayatın, sosyal çevrenin ve ekonominin zorlaması dahi olsa hediye alıp vermeyi seviyorsanız, hediye alıp vermek için özel bir bahane olması size tatlı bile geliyorsa, hatta bazen zamansız, sadece içinizden gelerek hediye vermeye bayılıyorsanız, işte o zaman bu yazıyı okuyun lütfen. 14 Şubat’ın bize çağrıştırdıkları kırmızı, sevgililer günü, aşk ve Aziz Valentin ile sınırlı değil. Biz 14 Şubat’ı sevgilinize, eşinize onu ne kadar sevdiğinizi, düşündüğünüzü göstermek için bir “fırsat” olarak görüyoruz.
Evet doğru okudunuz. Bizce 14 Şubat başkasını düşünerek alışveriş yapmanız için, karşınızdakine kendinizi ifade etmeniz için, ne kadar empatik olduğunuzu göstermeniz için harika bir “fırsat”. 14 Şubat veya herhangi bir özel günde sevdiklerinize hediye alacaksanız, ilk tavsiyemiz lütfen klişelerden uzak durun. Öncelikle kalp şeklinde, kırmızı veya pahalı bir hediye almak zorunda değilsiniz. Hediyemiz karşımızdakini tamamlamalı onu değiştirmeye çalışmamalıdır. En başta karşı tarafa “Ben bu hediyeyi seni düşünerek aldım.” hissi vermeli. Tam tersi olarak şu hissiyatı ise hiç vermemeli. “Ben senin eksiklerinin ve stilindeki hataların farkındayım.” veya “Ben senin kendini değiştirmen gerektiğini düşünüyorum, bu nedenle sana bu hediyeyi aldım”. Örneğin “Tatlım, seni çok seviyorum ama çok renkli giyiniyorsun, biraz daha rafine monokrom bir stilin olsa iyi olur” ve “Bu nedenle sana bu siyah boğazlı kazağı aldım”. Veya örneğin karşınızdaki kişinin balık tutmadığını bildiğiniz halde olta, teknolojiden uzak nostaljik bir stili var ise dijital saat, natürel bir stili varsa dore rengi patlayan bir çanta, makyaj yapmıyorsa kırmızı ruj, hayvan hakları savunucusu ise sahte olsa dahi kürk ceket almamalısınız.
Hediye vermeyi bir tahmin oyunu haline getirebilirsiniz. Karşı taraf kendi satın alsa ne alırdı ve neyi beğenerek kullanırdı acaba? Hediyeniz kişinin kendi stili içinde zevkle, gururla taşıyacağına emin olduğunuz bir parça olmalı. Eskiyen veya çok sevdiği bir eşyanın yenisi veya farklı rengi olabilir. İlgilendiği spora veya hobiye ait bir aksesuar, çok severek taktığı küpelerin kolyesi, ihtiyacı olmasa da dergide görüp “Ne kadar güzel dediği!” bir elbise, toka, kemer, eşarp, her zaman tercih ettiği markanın yeni koleksiyonundan bir parça olabilir.
Söz konusu bir erkekse ilgi alanına göre tornavida takımı bile olabilir. Doğru hediyeye zamanla karar verilir. Hediye, son dakikada veya aniden alışveriş merkezine gidip, sabahtan akşama vitrin bakıp, karar verilecek bir husus değildir. Hediye sürpriz olursa yani karşıdaki hediyeyi bilmiyorsa daha değerlidir, ve tabii ki beraber alınması tercih edilmemelidir. Beraber alındığında karşıdakine “Ben bu konuda hiç düşünmedim ve düşünmek için kendimi yormayacağım” demekten başka anlamı maalesef olmayacaktır.
Dahası lütfen ama lütfen bir kişinin özel gününde O’na ev hediyesi almayın, tencere veya nevresim takımına ihtiyacı bile olsa, böyle bir hediye ile kendisini düşündüğünüz, değer verdiğiniz, sevdiğiniz mesajını vermeniz mümkün olmayacaktır. Peki, alınan hediye ne zaman doğru, hatta mükemmel hediye olur? Aldığınız kişi bedeni dahil doğru olup değiştirme gereği hissetmiyorsa, size “Faturasını veya değiştirme kartını bulamadım nerededir?” diye sormuyorsa, sabırsızlıkla hemen kullanmaya başladı ise ve ardından kullanmaya devam ediyorsa, işte o zaman başarılı, yani karşı tarafa hislerinizi geçiren, mükemmel bir hediye almışsınız demektir.
Hediyenizi seçmeden önce acele etmeyin, konu üstünde düşünün, gözlemleyin, arkadaşlarına veya ailesine fikir almak için danışmaktan çekinmeyin. Özellikle özel günler öncesinde, size verebileceği bilinçli veya bilinçsiz olası tüm ipuçlarını kaçırmayın. Bunların hepsine dikkat ederseniz, eminiz işte o zaman karşınızdakini çok mutlu edebilir ve hediye verme sanatını başarı ile icra etmiş olabilirsiniz.
Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun!
Editör : Deniz Bayel
Burcu Kayabaşlı